Kader, kimilerince çizilmiş bir yol olarak algılanır; insanın önceden belirlenmiş bir rotada ilerlediği, iradesinin sınırlı olduğu düşünülür. Ancak, derinlemesine düşündüğümüzde, kader aslında bize sunulan potansiyel yolların bir toplamıdır. Bu yolların hangisinde yürüyeceğimizi ise biz seçeriz. Yani kader, sadece bize çizilen değil, bizim de çizmeye devam ettiğimiz bir yoldur.
Tasavvufun derinliklerine inildiğinde, insanın kendi iradesiyle seçtiği yoldan, yani "seyr-u sülûk"tan bahsedilir. Bu yol, hakikati arayanın kendi ruhsal yolculuğudur. Her adımda, her kavşakta, insan seçimler yapar. Bu seçimler, sadece dünyevi sonuçlar doğurmaz; ruhsal alemde de yankı bulur. İnsanın iradesi ve seçimleri, Allah'ın takdiri ile birleşir ve kişinin kaderi şekillenir.
Yunus Emre'nin de dediği gibi, "Her dem yeni doğarız, bizden kim usanası." İnsan, her an yeni bir seçim yapma fırsatına sahiptir. Her yeni doğuş, yeni bir kader çizgisidir. Bu çizgiler, ilahi aşk ve bilgelikle harmanlandığında, insanın varoluşunun en yüce amacı olan Hakk’a ulaşma yolunda büyük bir anlam kazanır.

Bu manevi yolculukta, insanın karşısına pek çok engel çıkabilir. Ancak her engel, bir fırsattır; her zorluk, bir öğretmendir. Kişi, iradesini ve inancını kullanarak bu engelleri aşar ve hakikate bir adım daha yaklaşır. Bu süreçte, insan kendi içindeki ilahi cevheri keşfeder. Bu keşif, onun kaderini yeniden şekillendirir.
Öyleyse kader, sadece bize verilen değil, bizim de aktif olarak inşa ettiğimiz bir yoldur. İnsanın iradesi, Allah'ın iradesi ile birleştiğinde, kader dediğimiz o büyük resmin küçük ama anlamlı parçaları yerine oturur. Her seçim, her adım, bu ilahi resmin bir parçasıdır. Ve bu resim, insanın kendi ruhsal yolculuğunun bir aynasıdır.
Sonuç olarak, kader, yalnızca çizilen değil, seçilen bir yoldur. Bu yol, ilahi aşkla, inançla ve iradeyle kat edilen bir yolculuktur. Her insan, kendi kaderini, seçimleriyle, iradesiyle ve inancıyla şekillendirir. Bu yüzden, kaderi anlamak ve kabul etmek, aynı zamanda kendi gücümüzü ve sorumluluğumuzu da kabul etmektir. Bu farkındalıkla, insan, hakikate ulaşma yolunda adım adım ilerler ve nihayetinde ilahi aşkın huzuruna varır.
Comments