top of page

ZAMANIN AVUÇLARI



ZAMANIN AVUÇLARI

ZAMANIN AVUÇLARI

Bir kum saati… Zahiren iki camın arasında akıp giden kum zerrelerinden ibaret görünse de, hakikatte bir varlık ile yokluk arasında salınan ruhun hikâyesidir.


Üstte biriken kum, henüz yaşanmamış anların habercisidir. Aşağıda toplanan kum, çoktan geçmişe karışmış hatıralardır. Ve o ince boğazdan süzülenler, şimdi dediğimiz nefesi nefese yaşadığımız andır.


Baktığında kendini görebiliyor musun ey yolcu? Orada, zamanın içinde sıkışıp kalmış, varlığını arayan bir ruh var. Ne geçmişin gölgesinden sıyrılabiliyor ne de geleceğin bilinmezine cesaret edebiliyor. Kum taneleri gibi, her nefeste biraz daha düşüyor, biraz daha eksiliyor. Oysa Şems'in dediği gibi: "Zamanı değil, kendini tüketiyorsun."


Mevlâna’nın sesi yankılanıyor içinde: "Sen düşünceden ibaretsin, geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistan olursun, diken düşünürsen dikenlik." Peki sen neyi düşünüyorsun? Zamana mı esir oldun, yoksa zaman mı sana esir?


Ey hakikati arayan can! Yunus’un dilinden dinle:

"Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez."


Kum saati devrilir, zaman yeniden akmaya başlar. Ama hakikati bulan için saatlerin hükmü yoktur. Zira aşkın içinde kaybolan bir ruh, artık vakitlerle değil, sonsuzlukla nefes alır.


Sen de vakti bırak, kendine dön. Kendini bilen, Rabbini bulur.

Comments


2024 Lumina Numeroloji Tarafından Tasarlanmıştır

  • Facebook
  • Instagram
bottom of page